Merhaba, adım Rıfat. 25 yaşında tıp fakültesinde öğrenciyim. Ailem Hatay’da yaşıyor. Birkaç arkadaşla bir arada kaldığım meskenden ayrılmak zorunda kalınca kendime yeni bir mesken arayışına girdim. Ancak emlakçılara para vermek istemiyordum. Nihayet uzun uğraşlar sonucu camında kiralık ilanı olan bir daire buldum. Daire eski bir binanın yer katındaydı. Kaldırım düzeyinde pencereleri olan pak bir daireydi, içi yeni yapılmıştı. Beklediğimden daha düzgün durumdaydı. Kirası da çok değildi.
Daireyi gezdiren Hacer Teyze meskenin yeğenine ilişkin olduğunu lakin vekaletinin kendisinde olduğunu, kirayı alıp ona gönderdiğini söyledi. Kendi dairesi dördüncü kattaydı. Kontrat yapmak için onun dairesine geçtik. 65 yaşındaki Hacer Teyze eşini uzun vakit evvel kaybettiğini, Amerika’da yaşayan bir kızı olduğunu ancak kendisini hiç arayıp sormadığını söyledi üzülerek. Öğrenci olduğum için kirayı biraz daha düşürdü. Depozito olarak da yarım kira bedeli aldı yalnızca.
Birkaç gün sonra konuta taşındım. Esasen çok fazla eşyam olmadığı için basitçe yerleştim. Çabucak o akşam Hacer Teyze arayıp konutuna yemeğe davet etti. 65 yaşındaki bayan çok hoş bir sofra hazırlamış, yemekler yapmıştı. Pamuk üzere bembeyaz saçları omuzlarına dökülen, yüzünde yaşına karşın çok kırışık olmayan gençliğinde hoş olduğu her halinden aşikâr olan bir bayandı. Esasen duvarlardaki kimisi siyah beyaz gençlik fotoğrafları da bunu gösteriyordu. Dışarı çıkarken kesinlikle mantosunu giyip başını kapatıyordu fakat beni kendisine yakın gördüğü için konutta başını örtme ihtiyacı duymuyordu.
Tıp fakültesi son sınıfta okuyor, TUS imtihanlarına hazırlanıyordum. Bu durumum Hacer Teyze üzere yaşlı bir bayan için bulunmaz nimetti. Yaşına bağlı olarak hastanelere çokça işi düşüyordu. “Bundan sonra ufak tefek şeyler için doktora gitmeme gerek kalmaz, sen muayene edersin. Artık son sınıftasın, doktor sayılırsın!” deyince, “Elimden ne gelirse yaparım!” dedim.
O günden sonra çabucak her gün Hacer Teyzenin yanına uğrayıp bir muhtaçlığı olup olmadığını sormaya, ufak tefek alışverişlerini yapmaya başladım. Bayanın kimsesi yoktu, büsbütün yalnız kalmasın diye çabalıyordum. Ortada bazen sırtını dinleyip muayene ediyor, şikayetlerini dinleyip tavsiyelerde bulunuyordum.
Yine bir akşam Hacer Teyze aradı. Yemek için meskenine davet ederken birebir vakitte rahatsız olduğunu, kendisini muayene etmemi istedi. Sesi de külfetli geliyordu zati. Yemek yemiştim lakin kendisini kırmamak için üst çıktım. Daha kapıyı açtığında yüzündeki düşünceyi gördüm. Peşinden içeri geçtim. “Hayırdır Hacer Teyze, neyin var, neren ağrıyor?” dediğimde karnını tutup, “Yavrum kaç vakittir tuvalete çıkamıyorum, kabız oldum. Geçmek bilmedi bir türlü. O kadar su içtim, zeytinyağı içtim, ne ettiysem de geçmedi. Artık de alttan alttan vuruyor meret, sıkıştırıyor fakat bu sefer de çok sızlıyor, korkuyorum tuvalete girmeye. Patlayacak hale geldim!” diye cevap verdi.
Ona, “Lavman yapmamız lazım Hacer Teyze!” dediğimde, “O ne ki yavrum, nasıl bir şey?” dedi. Kabaca anlattığımda, “Bilmem ki, ben yapabilir miyim?” diye tasayla baktı bana. “Yaparsın, kolay bir şey. Lakin nöbetçi eczane bulmak lazım. Sen biraz bekle ben alıp geleyim!” diyerek caddeye çıktım. Birkaç yüz metre ötede nöbetçi bir eczane olduğunu gördüm internetten. Koşar adım gidip birkaç lavmanla fitil aldım. Kadıncağız güç durumdaydı, bir an evvel tuvalete çıkması gerekiyordu.
Eve geldiğimde zahmeti daha da artmış üzereydi. Lavmanı gösterip nasıl yapacağını söyledim. “Yavrum ben onu yapamam artık, elim ayağım titriyor aslında. Sen yap!” deyince irkildim. “Hacer Teyze bu geriden yapılıyor, sen yapsan daha iyi!” dedim. “Yavrum ben yapamam artık, sen yapıver işte. Hekimsin, niçin utanıyorsun?” dediğinde, “İyi, peki!” dedim. “Tuvalete gitmemiz lazım, tesirini çabuk gösterir bu!” dediğimdeyse, “Tamam, gel o zaman!” dedi karnını ovuşturarak.
Banyoya geçtik. Hacer Teyzeden klozetin kapalı kapağından tutunarak eğilmesini söyledim. Ellerini dayayarak karşımda eğildi, yani domaldı. Uzun kapalı yırtmaçlı bol bir eteği vardı. Eteğini beline sıyırmasını isteyip külotunu da indirmesini söyledim. “Yavrum evvelden söylesene!” diyerek reaksiyon gösterip doğruldu, eteğini kaldırdı. Beyaz, pamuklu ve kocaman götünü örten külotunu indirdi kalçalarına ve tekrar domaldı.
Kadının bu manzarası karşısında bir doktor adayı olsam da etkilenmedim dersem palavra olurdu. Bembeyaz götünün kocaman yanaklarını tutup ayırdığımda amının derin ve içi kırmızı yarığı ile biraz kararmış göt deliği çıktı ortaya. Uzun ve beyazlamış kıllarla kaplıydı amı. Göt deliği ise temizdi.
Lavmanın başlığını taktım. Eldiven de kullanmam gerekiyordu lakin almayı unutmuştum. Sol elimle göt deliğinin ağzını açmış, sağ elimde de lavmanı tutuyordum. “Hacer Teyze yapıyorum, ben yaptıktan sonra tuvalete oturacaksın hemen!” dediğimde, “Dur o vakit yavrum!” dedi. Ahlayıp ıhlayarak doğrulup, “Yavrum ben yapmaya korkuyorum, çok sızlıyor, ardım acıyor. Bir de sen bunu yaparsan uygunca mahvolurum, gerim çok sızlıyor çünkü!” dediğinde, “Haklısın, birinci başta zorlar, fakat sonra alışırsın!” dedim.
Ama yeniden de Hacer Teyzeyi inandıramadım sözlerime. O vakit garip bir şey söyledi. Vaktinde kocasının da bu türlü olduğunu, tuvalete çıkmakta zorlandığı bir vakitte ardına şişe sokup genişlettikten sonra rahatlayıp tuvalete çıkabildiğini söyleyince kulaklarıma inanamadım. “Hacer Teyze o dediğin nasıl bir şey o denli? Çok sıhhatsiz, çok tehlikeli!” dediğimde reaksiyon gösterip, “Yavrum ne yapsaydı adam, ölse miydi? Canının acısıyla kıvranıp duruyordu, ben de son deva ardına şişe soktum, adam ondan sonra rahatladı, bana dua etti!” dedi.
Sonra da, “Sen de şişe var mı, soda şişesi olur!” deyince, “Yok!” dedim. “Bende de yok!” diye hayıflandı. “Komşulardan isteyeyim!” dediğimde, “Yok, bu saatte milleti rahatsız etmek istemem, zati hiçbiriyle konuşmuyorum!” dedi. Hacer Teyze çöp sıkıntısı yüzünden başka oturanlarla hengameli olduğunu söylemişti daha evvel. Komşularsa Hacer Teyzenin aklından zoru olan aksi ve huysuz bir bayan olduğunu, kendisine bulaşmak istemediklerini söylemişlerdi. Aksi ve huysuz olduğuna kani olmuştum, lakin aklından zoru olduğuna bu gece şahit oluyordum. Bayan hakikaten istikrarsızdı.
İşi latifeye vurup, “Salatalık, patlıcan, kabak da olur!” dediğimde, “Yavrum ben canımın acısıyla kıvranıyorum, sen alay ediyorsun benimle!” dedi. Akabinde da, “Bu hafta pazara gidemedim, o dediklerin de çok kıymetlenmiş zaten!” diye ek etti. “E nasıl olacak, hastaneye gidelim o zaman!” dediğimdeyse, “Devlet hastanesine gidersek dünya kadar sıra vardır artık, özele de gitsen bir sikmedikleri kalıyor adamı. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Sen hele biraz parmağını sok bakalım, o denli genişletmeye çalış!” deyince, “Ya Hacer Teyze sen önemli misin?” dedim. “Yavrum ciddiyim, sen dediğimi yap, ne biçim hekimsin sen, benden mi iğreniyorsun?” dedi hudutla.
Onun bu sonlu ve kendini bilmez açıklamalarına, “Oldu olacak sikimi sokayım da o denli genişleteyim!” dediğimde, “Olur mu o denli?” dedi önemli bir yüzle. “Ya Hacer Teyze git işine, sen kafayı mı yedin ya?” dediğimdeyse, “Allah isteği için yavrum ne yapacaksan yap artık, parmağını mı sokacaksın, sikini mi sokacaksın bilmem lakin beni kurtar bu sıkıntıdan, yoksa balon üzere patlayacam şimdi!” dedi. Akabinde da külotunu çıkarıp eteğini belinde topladı.
65 yaşındaki mesken sahibim kendisini götünden sikmemi istiyordu. Sikim ister istemez bu fikir nedeniyle sertleşmişti, lakin bu nasıl bir şeydi, nasıl olacaktı? Nenem yaşında bir bayandı Hacer Teyze. Başını yana çevirip, “Hadi yavrum çabuk et, genç delikanlısın, kaldır sikini de sok şunu!” dedi. Bu ortada acı dolu iniltiler çıkartmaya başlamıştı.
Mecburen dediğini yapacaktım. Pantolonumu ve külotumu indirdim. Hacer Teyzenin yıllanmış, beyaz uzun kıllı amına ve büyük buruşuk götüne bakıp sikimi okşadım, sıvı sabundan biraz sikime döküp 31 çeker üzere yaptım. Sikim sertleşmeye başladığında yanaşıp, “Hacer Teyze az belini indir, bacaklarını aç!” dedim. Hacer Teyze ayağındaki lastik tuvalet terlikleriyle ayaklarını açıp belini ıhlayarak indirdi. Yaşlı olsa da uzunluğu 1,70’e yakın ve cüsseli bir bayandı.
Göt yanaklarını ayırdım. Göt deliğine sikimin başını sürttüğümde birden elektrik çarpmış üzere titredim. Birinci kez bir göt sikecektim. Daha evvel öğrenci konutumuzda arkadaşlarla iki bayan getirmiş, onları sikmiştik. Lakin bayanlar götten katiyetle olmaz diye diretmişti. Şimdiyse 65 yaşındaki Hacer Teyze beni götünü sikmem için zorluyordu. Hayat garip şeyler çıkartıyordu insanın karşısına…
Sikimi bastırmaya başladım götüne. Birinci anda deliği açılıp sikimin başı içine girer üzere oldu lakin çabucak sonra geri çektim. Hacer Teyzenin göt deliği dar olmasının yanında çok da sıkıydı. Göt deliğinin ağzındaki kaslar yaşına karşın gevşememişti. Başparmaklarımla ayırdım göt deliğini ve tekrar bastırmaya başladım ancak olmadı yeniden. Göt deliği sikimi içine almamak konusunda ısrarcıydı. Hacer Teyzenin tuvalete çıkamama korkusu olağandı. Göt deliği bu kadar sıkı ve darken lavman yapamazdım.
O vakit eğildim ve sağ orta parmağımı soktum içine. Göt deliğinin darlığını ve sıkılığını daha net hissettim. Parmağım birinci boğumuna kadar içindeydi fakat Hacer Teyze de kendini kasınca delik mengene üzere sıkmıştı parmağımı. “Hacer Teyze, kendini rahat bırak, kasma!” dediğimde ıhlayarak, “Kolaysa sen bırak!” dedi.
Banyoda ayaküstü olacak bir şey değildi bu. “Hacer Teyze içeri gidelim, burada olmaz bu iş!” dediğimde, “Yavrum haydi elini çabuk tut, duramıyorum!” diyerek kalktı. Kalkınca da birinci baktığı önümde sallanan sikim oldu. “Sikin de amma büyükmüş ha!” dedi gülerek. Ben de gülümseyip, “Bunu yersen açılırsın, o vakit istediğin kadar tuvaletini yaparsın!” dediğimde yanağıma vurup, “Bakıyorum senin de güzeline gitti köftehor!” dedi. Elimden tutup, “Gel hele!” diyerek yatak odasına götürdü.
Yatak odasının mobilyaları antikaydı, eski tipte parlak cilalı ceviz rengindeydi. Kalın ve büyük kadife perdeler çekili ve yere kadar iniyordu. Eski ahşap yatak başlığında büyük bir dantel işlemesi vardı. Kocası ile evlendikleri vakit çektirdikleri siyah beyaz fotoğraf yatağın yanı başındaki komodinin üstündeydi.
Yatağın üstündeki pikeyi alıp kaldırdı. Kalın bir atlas yorgan vardı, onu da kenara çekti. “Hadi soyun yavrum, tuvalette olacak iş değil dediğin gibi!” dedikten sonra da üstündekileri çıkartmaya başladı. Bir tiyatro muydu, kamera latifesi mıydı aklım almıyordu, ancak 65 yaşındaki konut sahibimle sikişeceğim bir gerçekti.
Kadın bakışlarım ortasında üstündeki uzun kollu, çiçekli ve bol gömleğini çıkardı. Altına beyaz bir atlet giymişti. Onu da başının üstünden çıkarınca pörsümüş, karnına inen kavun büyüklüğündeki göğüsleri çıktı ortaya. En ufak hareketinde göğüsleri sallanıyordu. Eteğini indirdi, esasen külotunu banyoda çıkartmıştı. Amının üzerinde hayli vakittir alınmamış bembeyaz uzun kıllar artık daha net görünüyordu. Un üzere beyaz bedeninde yaşına bağlı olarak çiller ve benler çıkmıştı.
Yatağa uzanınca ben de soyunup yanına uzandım. Yatağa girince birinci kelamı, “Ben işte bu türlü yatağıma alırım seni!” diye kikir kikir gülmek oldu. Takma, beyaz dişleri ile gülmesine devam ederken, “Hacer Teyze, sen hakikaten hasta mısın, kafan düzgün mi?” dediğimde, “Yavrum sana da latife yapmaya gelmiyor!” dedi akabinde da sırtını döndü. “Sok bakalım nasıl olacak!” dedi ve sağ eliyle götünü avuçlayıp deliğini açığa çıkardı. Bense sol yanıma uzanıp sikimi tuttum ve arttan götüne bastırdım. Sikimin başı göt yanakları ortasında gezindi bir müddet, bu ortada amının uzun kılları da sikime sürtüyordu.
“Bulamadın mı yavrum götümü?” dedi başını dikleştirip. “Hacer Teyze senin götün de bakire kızın amı üzere, bulunmuyor o denli kolay kolay!” dediğimde, “Yavrum yapamıyorsan yüzüstü uzanayım!” dedi. Kendimi geriye çekince de dediği üzere yüzüstü uzanıp bacaklarını iki yana pergel üzere açtı. Ben de dizlerimin üzerinde doğrulup bacaklarının üzerine yerleştim. Sikimi okşarken Hacer Teyze iki eliyle götünün yanaklarını ayırdı. Göt deliği meydana çıkmıştı. Tavandaki zayıf sarı ışığın altında daha da kararmış görünüyor üzereydi.
Eğildim, ağzımı yaklaştırdım ve ağzımda biriktirdiğim tükürüğümü deliğin üstüne bıraktım. Akabinde parmağımla yavaşça yedirdim içine. Sikimde hala sıvı sabunun kalıntısı vardı, kaygan bir haldeydi. Yeterlice sertleşip dikleştiğinde üstüne eğilip sikimi bastırdım götüne. Yumuşak göt yanakları büzüşüp löpürderken sikimin başı deliğin içine girmeye başlamıştı. Ağırlığımı daha da verdiğimde götündeki ilerlemem arttı. Bir müddet sikimin başı içinde kaldım, öylece bekledim. Lakin Hacer Teyze çok sabırsızdı. Bir an evvel sikimin tamamını sokmamı ve götünü genişletmemi istiyordu. “Hadi yavrum, daha da bastır, sok şunu iyice!” dedi başını yana çevirerek. Elleriyle götünün yanaklarını ayırmaya devam ediyordu.
Ellerimi yatağa dayayıp belimi indirdim ve bastırmaya başladım. Birinci andaki sıkılık ve darlık giderek kaybolmaya başladı. Hacer Teyzenin göt deliği açılıyor, ıslanmış bir ekmek üzere yumuşuyordu. Sikimin neredeyse yarısı içine girdiğinde Hacer Teyze ıkınıp ahlamaya başladı. “Girdi mi yavrum, sızladı biraz!” dedi çenesi yatağa dayalı halde. “Giriyor Hacer Teyze, az sabırlı olursan daha da girecek!” diyerek belimi biraz kaldırıp tekrar bastırdım sikimi. Sikim göt deliğinde tünel kazan bir makine üzere ilerledi ve birden Hacer Teyzeden derin bir inilti ve ıhlama sesi çıktı. Sikim de köküne kadar girmişti içine bu ortada.
Ellerini göt yanaklarından çekip başının iki yanına attı. “Devam et yavrum devam et, durma öyle!” dedi ıhlamalarının ortasında. Ben de belimi oynatmaya, ileri geri hareketlerle sikimi götüne sokup çıkartmaya başladım. Hacer Teyzenin 65 yıllık götü sikimi uzunluktan boya almıştı, içinde rahatça gidip geliyordum. Bu ortada büyük zevk alıyordum. Zevkten kudurmuş bir halde pompalamaya başladığımda Hacer Teyze başını yastığa gömüp daha fazla ahlamaya başladı. Komşuların duymasından çekindiği için yastığı soktu ağzına ve ısırdı büyük bir güçle. Fakat bir sefer başlamıştık bu işe ve devamını da getirmemiz gerekiyordu.
Hacer Teyzenin acılı iniltilerinin ortasında ben büyük zevk yaşıyordum fakat kendimi tutma konusunda acemi olduğum için boşalmaya gittikçe yaklaşıyordum. Yaşlı bayanın götünden aldığım zevk tüm bedenimin gerilmesine, kasılmasına neden oluyordu. Kalbim meczup üzere atıyordu. Abandıkça göt yanakları sütlaç üzere titriyor, sırtının yumuşamış etleri löpürdüyordu. Üzerine uzandım, göğsümü sırtına dayadım. Bembeyaz ve sabun kokan saçlarının ortasına yüzümü gömerken ellerimi alta sokup göğüslerini avuçladım. Kocaman göğüsleri avuçlarımdan taşıyordu. Hacer Teyze ağlamakla inlemek ortasında sesler çıkarıyordu.
Ahşap yatağı yıllara meydan okumuştu fakat abanmalarımla bir arada dantelli yatak başlığı duvara değmeye başlamış, sesler çıkartır olmuştu. Daha da abanmaya, pompalamaya başladım boşalmam yaklaşırken. Kendimi kaybetmiş üzereydim. Hacer Teyze inliyordu, göt deliğinin genişlemesini istemişti, ancak artık oldukça genişlediğini hissediyordum. Sikim yağlanmış bir piston üzere girip çıkıyordu götüne büyük bir süratle.
Sonunda daha fazla kendime hakim olamayıp boşalmaya başladım. Tüm kaslarım gerilmişti. Baldırlarıma kramp girer üzere oldu. Götüne o kadar bastırmıştım ki birden çat diye bir ses geldi ve yatağın sağ tarafı çöktü. O an Hacer Teyze de kendine gelip, “Ne oldu yavrum ne yaptın?” diye sordu. Hala boşalmanın etkisindeydim. “Yavrunun amına koyayım senin, boşalttın beni!” dedim. Yavaşça doğrulup sırtını öptüm. Sikim hala götündeydi. Çıkardığım vakit nasıl bir görüntü ile karşılaşacağımı merak ediyordum. Sonunda yavaşça çıkardım sikimi götünden. Hacer Teyzenin beklediği ve istediği şey gerçekleşmişti, kızarmış göt deliği hayli genişlemiş ve açılmıştı.
Yataktan kalkarken onun da kalkmasına yardım ettim. Yaşlı bayan yavaşça doğrulurken, “Kemiklerimi kırdın yavrum!” dedi. Ayağa kalktığındaysa, “Ayyy!” diye bir feryat kopardı. Kendini kasıp göt yanaklarını sıktı. “Oldu mu acep?” deyince, “Oldu oldu, gel artık lavman yapalım!” dedim. Elinden tutup banyoya gitmesine yardım ettim.
Hacer Teyze klozet kapağından tutunarak domaldığında lavmanı alıp açık duran göt deliğine sıktım. “Sen otur artık, işini yap, ben içerdeyim!” diyerek çıktım. Bir dakikaya kalmadan şiddetli osuruk sesleri gelmeye başladı, Hacer Teyzeden acı dolu birkaç inilti çıktı evvel lakin sonrasında sesleri kesildi. O içerde işini yaparken ben de yatak odasına döndüm. Aynanın önündeki kutu mendilden alıp sikimi sildim yeterlice. Yatağın düşen sağ tarafına baktım. Yatağı tutan ahşap modüllerden biri kırılmıştı, o nedenle yatak çökmüştü. Giyinip salona geçtim, televizyonu açtım.
Hacer Teyzenin gelmesi 15-20 dakikayı buldu. Geldiğindeyse yüzünde güller açıyordu. “Allah senden razı olsun yavrum, sayende rahatladım!” dedi. “Geçti mi ağrın sızın?” dediğimde, “Geçti çok şükür, âlâ geldi ilaç lakin sikin olmasaydı ne ederdim bilmiyorum!” dedi gülerek. “İyi, rahatladıysan sevindim!” dedim. Meskenden çıkacakken ilaçların ne kadar tuttuğunu sordu. “Ne parası Hacer Teyze, sen de götünü verdin, ödeştik, borcun filan yok!” dedim.
Kendi daireme indim ve banyoya geçip duşun altına girdim çabucak. Kendimden 40 yaş büyük bir bayanı sikmiştim hem de götünden. Hayalini kuramayacağım bir şey gerçek olmuştu. Saat 23:00’e gelirken kapının önünde merdivenlerden sesler geldi. Biraz sonra da kapıya vuruldu. (Bu kim artık?) diyerek merakla delikten baktım. Hacer Teyze elinde üstü kapaklı bir tabakla duruyordu. Kapıyı açınca, “Yavrum sana yemek getirdim, yukarda vermeyi unuttum!” deyince içeri davet ettim.
O da benim üzere banyo yapmış, yeni kıyafetler giyinmişti. Başını çiçek desenli büyük bir türbanla bağlamıştı ensesinden, ıslak saçlarının uçları görünüyordu. Kalın çerçeveli büyük gözlüklerini takmıştı. Eski çekyata oturup benim de yanına oturmamı istedi. Tabağı masanın üstüne koyup oturdum yanına. Elimi tutup, “Yavrum güzeline gitti mi?” diye sorunca, “Gitti!” dedim. “Ben de onun için geldim, şayet istersen bundan sonra gelirsin yanıma, kimim kimsem yok nasılsa, sen de teksin. Her türlü gereksiniminde yanıma uğra, yalnızlık çekme!” deyince, “Tamam gelirim!” dedim gülümseyip.
Kırılan yatak aklıma geldi. “Hacer Teyze kusura bakma yukarda yatağını da kırdım!” dediğimde, “Olsun yavrum, olsun aslan evladım, kırılan yatak olsun, sen bu zavallı Hacer’in kederine derman oldun ya, kıymetli olan o, yatak yapılır kıymetli değil!” dedi gülümseyip. Akabinde da elimi tutup çiçekli bluzunun üstünden kocaman sarkık göğsüne götürdü, sutyensiz göğsünü avucumda hissettiğimde sikim yine hareketlendi. “Gönüller bir olsun kâfi ki yavrum, kıymetli olan bu, sen boş ver yatağı!” dedi lacivert gözlerini gözlerime dikip.
Elimi bluzun altına sokup beyaz kocaman göğüslerini avuçladım bir mühlet. “Gene yapalım mı?” diye sorduğumda, Hacer Teyze, “Yarın yapalım yavrum, bugün her yanım ağrıdı, ben senin üzere genç değilim, yarın akşam gelirsin bana!” dedi takma beyaz dişlerini göstererek gülerken. Onun bu hoşnut ve dünden razı hali hoşuma gitti. Bir mühlet daha göğüslerini okşamama müsaade verdikten sonra da kalkıp gitti.
Sikeceğim bayan 65 yaşındaydı lakin artık 31 çekmek zorunda kalmayacaktım…